uzaklığın şiiri. la poésie de la distance. bir sebep bulunca anı canlandırıp kitap ciltlemeye insan öldürmeyi meşgale bilince incelikle yanaşıp bir vukuata, en olmadık yerde hak savaşı verene tükürük mü yeter ve bela bu bela hay bela, kalk bela, baş bela, kaç bela ne sevda kalır senden yana akıyla alnının tepe tepe sevmeye davranınca şekilsiz bir imtihan düşüncesi mi gelir ilk akla taaruz tüfeği derler bunun adına yalnız av vurulur mermiyle kalbi sızlar mı avcının, avı tutmuşken ensesinden herbeye yatırıp yüreklilikle dans ederken tüfeği dudağı, kulağına fısıldamadan etmeden hüküm mü sürecek bu hergele avı kambur bir amour gibi kırılgan çocuğun gözlerinden okunur peur denen événement tabudur bunun adı, okşar insanın ruhunu, fanusunu gerdirir koca bir alana saç tutamları serpilir sevda büyür fanus olur tabu dönüp de namlu mu olur kürek çekilince adadan kaçmalara dalgalara hikayesiz adamları yatırınca serin mi serin bir kentte yüsra bulununca umulmayanlar hep baş yarar, aşk katar, a...
Kayıtlar
Şubat, 2025 tarihine ait yayınlar gösteriliyor
- Bağlantıyı al
- X
- E-posta
- Diğer Uygulamalar
O'nun eli, kafatasımı incitmeden bir tür sorgu tanrı'nın eli değdi omuzlarıma, vicdanımı sarıp sarmaladı O'nu gördüm deniz dalgalarında, yaprakların hışırtısında duydum, ilk hasatlardan kokladım koca nadasın ardından, tanrı'yı buldum sende. güzel bir tarafım da varmış meğer, tebessümle seyreden aynasını, tıpkı onlar gibi, savrularak o yana, dans eden bir taraf; endişesiz, şüphesiz, kalabalık. hecesiz bir ismim varmış meğer, bu ismi sevmediysem, ne yapayım, ben seçmedim ki. tanrı'yı duydum dün gece, kar soğuğunda buldum, tenimi ürpertirken O'nunla buluştum. adem, bu buluşmadan ne çıkardı ben bu buluşmadan ne çıkardım belki kaburgasından yaratıldım bir yetimin toprak kokusu ondandı avuçlarımı saran, ondandı ense tüylerimi ürperten sessizliğim kabuk tutmayışı yaralarımın, kanamayaşı ama dahası yıpranmayışım buraya kadar mı, tanrı'nın değişi, dokunuşu adem, bu buluşmadan ne çıkardı? kör kuyudan ne çıkardım, kimdi firavunum, deşecek göğsümü söküp alacak kalbimi t...
- Bağlantıyı al
- X
- E-posta
- Diğer Uygulamalar
dönüşüm. dönmeli geri n'olursa bilseydim sonsuza dek süreceğini hiç dilemezdim susmanı. papatya teninde dolaşır yaşlarım bitmeli umarsızca. önüne düzdüğüm güvensizlik cephelerim sarıldığım toprak kokan sırtından aşağı ittiğim, tökezleyiveren düş trafiğini yutmalı acıta acıta. vicdan azabıyla dönmesini istemeliyim şimdi, geri gelmeli incitse yine de. yinelemeli, belki en başından almalı zamanı bükmeli sevmeli ki, bitiversin her biri. ne zormuş, ne zormuş kayıp vermek. düşmek, yol almak, incitmek gayriihtiyari ne zormuş veda etmek. eylemeli, ruhumu bir cevher eylemeli. bir çiçeği sevmeli mesela, bulutlardan, yağmurdan, denizden, ağaçların öz sularından, kabukların ardına saklanan kimselerden söz etmeli. etmeli ki son bulsun. sonra dönmeli, ne olursa olsun, dönmeli. gittiğinden daha da uzağa buraya sımsıkı sarılmaya teninin kokusunda tasavvuflar bahşetmeye yıldızlarla kuşatmaya göğümü, yeniden güle güle dönmeli. yalnızlığı ezberlemeye misal filtrelemey...