sakın içindekileri dökmeyeceksen bardak bardak,
hecelemeyeceksen olanları, sımsıkı sarmalamalara varmayacaksa olanlar
dönme yolundan, dönme ne olur
bir bakışına muhtaç belki bu göğüs kafesi,
gülüşüne yeniden yeşerir tomurcuklar, yaşarır gözlerim, belki kulun olur
taparım hiç yoksa, secdene yatırıp başımı
dualar, hicazlar, tereddütler ederim içim içim
ama dönme ne olursun, o yollarda yürümekten sevgiliyse ruhun
varma ne olur, dönme ne olursun
ben bir bekleyişte ömür karalarken sayfalara
kapkara kesilirken bütün kâğıtlar
bir yağmur çiselemeye, penceremi dahi dövmeye yaklaşmazken
perdelerin ardından sızmaya korkarken güneş
sen de dönme ne olursun
yalan konuşsan bir cümle, inanır, tutunur var ki bırakmam hiç
var ki siğnensen "yalnız sen sevdin" cümlelerin ardına
bir hiç olacak, doğmamış sayılacak kulun
var ki sevdiğini bilsem, var ki desen bir kere, var ki ten tene değse
inansam, yok etmesen içimdeki güveni bir daha bir daha, bakışlarını kaçırmasan kurak topraklara
senin yolun da benim yolumdu ondan sonra.
sahi bir yok oluşum ülkesinde şiirler kusarken uzaklardan
hiç okumayacak, okusa da sevmeyecek, bilmeyecek, bilse de anlamayacak sana
var ki anlasan, var ki bilsen
hiç yoksa güvensen, mahsus bir seferliğe
sevsen... 
peygamberin sayılsam ne olur bundan böyle
kulun olsam ne âlâ, kölen olsam ne aşağı.

y.
2025






Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

ŞAH'TAN GÜLPEMBE'YE MEKTUPLAR I