Kayıtlar

Şubat, 2021 tarihine ait yayınlar gösteriliyor

GÜLPEMBE NE RENKTİR, GİRİŞ KISMI.

Resim
  Giriş: PALET        Gözlerim ıslak. Yüreğimde, tarif edemeyeceğim kadar buruk ve lanet edilesi bir acı var… Kirpiklerim sertleşmiş ve birbirlerine tutunmuş bir hâlde öylece duruyorlar. Aklım yerinden çıkmış, ruhum bedenimden ayrı bir yola sürüklenmiş ve dilim tat almamakta ısrarcı. Ellerim titriyor, bacaklarım desen; onların zaten mecali kalmamış. Yanıyor! Yanıyorum, acıyla kavruluyorum!      Eve girdiğimde, önümden ve benden önce içeri, sevgilim girmişti. Yavaş ve uyuşuktu. Bedeninin titrediği ellerinden okunuyordu. Yüzünü göremedim bir süre. O odamıza doğru ilerlerken onu takip ettim yalnızca. İlk önce kısa koridoru geçip en uç köşesinde duran odamızın kapısını araladı. Adımları, koridorun yalnızlığı yüzünden oluşan sessizliğini kırmaya yetiyordu. Kapının açılıp kapanma sesiyse adeta bir deprem patırtısı ortaya atmıştı. Odada tek başına kendine bir zarar verir veyahut mahvolup perişan olur düşüncesiyle onu takip etmeye başlamıştım zaten....

ŞAH'TAN GÜLPEMBE'YE MEKTUPLAR I

 1979,      “Benim güzel, Gülpembe’m, bunu sana mehtabın upuzun dağların yamaçlarına çarptığı, ılık rüzgârın şakaklarımda gezdiği ve kitaplarımın satırlarında boğulduğum bir geceden yazıyorum. Yazıyorum, yazıyorum da… Ne uğruna? Allah bilir. Seninle yüz yüze gelmemiz, zor. Biliyorum ve bundan mütevellit yazıyorum. Bir kitapta çok güzel bir söz okudum, aşk hakkındaydı. Aşk nedir bilir misin? Dur, sana anlatayım. Aşk, hissedilmeye değer en güzel duygudur aslında. İnsan âşık oldu mu, onu her yanında hisseder; alnında, ruhunda, aklında, kalbinde… Hatta parmak uçlarında. Aşkın ne biçim bir duygu olduğu hakkında birkaç nükte duydun mu hiç? Aşk üzerine kaç şiir yazıldığını bilir misin, Gülpembe? İnsan aşk uğruna nelerini feda edebilir, bilir misin? Ben çok fazla şiir okudum; Özdemir Asaf ’ın aşk hakkındaki görüşü, Cemal Süreya ’nınkine göre daha farklıdır. En sevdiğim de budur ya… Kaç milyon âşık var dünya üzerinde, kim bilir… Ama hepsinin kalbi farklı akorda çarpıyor, fark...

MEHTAPTA VALS - 2

  Redd, Nefes Bile Almadan.          “Bu bir intihar mektubudur ve yalnızca özeldir sana… Işığım, dün gece çok güzel bir resim çizdim. Sana armağan etmek içindi her bir fırça darbesi, renkleri özellikle mavi tonları seçtim, fonda da bizim şarkımız çalıyordu; hangisi dersin? Hatırlıyor musun, ilk tanıştığımız sıralarda, ilk kez beraber sahile indiğimizde bir toy çimenlerin üzerinde otururken, akustik gitarının bozuk akoruyla çalıyordu o şarkıyı. Tiz sesiyle şöyle diyordu, küçük: ‘Sarmaşıklar gibi sardın kalbimi Değiştirdin kanımı koydun zehrini Örümcek gibi ördün zihnimi Düşündükçe daha çok isterim seni.’          Sonra da buluşmuştu işte gözlerimiz, o şarkının mısraları altında tutuşmuştuk el ele; o öğleden sonra güneş bir ayrı parlamıştı bize. Zaten o akşam ay da bir tuhaftı, gereğinden fazla parlaktı veyahut sönmüştü. Tutulmuştu adeta. Belki aşkımızı tatmıştı o da… Bilmiyorum fakat senin kalb...

MEHTAPTA VALS - 1

Resim
Müzeyyen Senar, Dalgalandım da duruldum.   2017 Sonbaharı,       Mehtap, yeryüzünü aydınlatıyordu o gece. Odama düşen ay ışığını bastırıyordu tavandan sarkan avizenin sarı ışığı. Meşe ağacından yapılmış çalışma masamın önündeki yarı metal sandalyede oturuyordum. İki elimin arasında tuttuğum ve aylardır açmaya korktuğum için sararmış bir zarf vardı. Uyku, bedenimde hüküm sürmeye başlamıştı. Üstünde duman tüten kahvemden bir yudum alıp gözlerimi kamaştırdım. Sandalyede geriye yaslandım ve tam o sırada yarım açık pencereden içeri serin bir rüzgâr süzüldü; boynumda, şakaklarımda ve alnımda dolaştı.     Ayağa kalktım, eski model konsolun önüne gidip üzerinde duran plak çalara en sevdiğim parçalardan birini yerleştirdim ve iğneyi, plağın üzerine yasladığım gibi çalmaya başladı. Odanın sessizliğini öldüren müthiş müziği işitmekten haz alıyordum adeta. Çalışma masama döndüğümde aynı haz arkamdan takip etti. Müzeyyen Senar, şöyle diyordu:  "Binlerce güz...