ev olmuşluğun var bana, dağ demeden aşmışlığın
bulutluydu o gün, şemsiyen de yoktu; şimşekler gürültülü, masmavi, buğulu
kaçmak ne demek bilmeyişin var bende.
hep dimdik, gözü pek; bir gün yılacak mısın sen de; masmavi, buğulu.
bir kuşun kanadında çiçekli umut getirmişliğin var bana, hayata dair
türlü sözcüklerle süsleyip bu kitabın her sayfasını
bana bir defa yalan söylemeyişin var bende, hatırladığım.
ev olmuşluğun var bana. masmavi, buğulu; şimşekli bir geceye
sırtını yaslayıp avuçlar arasına hapsedişin var beni, bende.
hep güzel hatırlamışım ben de. dipteydim, karanlıktı; parmağının ucundan
ateşböceği uzatmışlığın var bana, hiç değilse
bir damla gözyaşımı dahi akıtmayışın, hep en hoş tarafınla geldin,
belki senin de gecelerin şimşekli, buğulu, masmaviydi: anlatmadın.
dinlemedim mi bence, acaba; ev olmuşluğum var mı sende?
yalnız, ev olmuşluğun var bende. hiçbir köşe bucağa sığamazken,
yalnız ve ürkekken, ait hissetmezken hiçbirine: göğüs kafesinde saklayışın var bende.
sende ne var bana dair? hiç aşılmaz yokuşlarım, tümsekli yollarım, kapalı havalarım,
masmavi, buğulu gecelerim mi?
sahi, hiç sevmişliğim var mı sende?
ruhumun bedenime ağır geldiği anlar oldu, hatırlar mısın
kelebekler uçuştu midemde, oramda, buramda
çiğ kabuklarım çıtırdadı senden ötürü, en yıkılmaz surlarım yerle virane
meğer hiç ulaşım yokmuş benden yana.
üzgünüm, affet
ben hiç ev olmamışım sana.

bir gün evimde.



Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

ŞAH'TAN GÜLPEMBE'YE MEKTUPLAR I