altın güneşin yüzüme vuruşu,
yankılanan dalgaların şırıltısı kafatasımın içinde
sen mevzusu ağır gelir, kabalık etmeyeyim, çiğnemeyeyim şimdi
asi mi, değilim, yolundayım, fark etmedin.
kabuk tutmuştu, bitmişti her biri, birbirine karıştı, yine en baştan
en baştan kanattı, en derinden, derinlerimden tırmaladı
gülüş mü bilmem, çok sevip önemsemiştim, fark etmedin.
şakaların eğlendirmişti, seninle içtiğim en güzeliydi kahvelerin
hiç öyle kokmamıştı bana, bana bakmamıştı kimse kahkahalarımdan
gidişin mahvetmişti, alışmıştım, söktün ruhumu yerinden
çıplak mı anlamam, kıvrılmıştım yanına koca yatağına, fark etmedin.
bir tüy de mi düşmemiş aramıza; düşmüştü, sen ağlayıp acılarını paylaşmış
fedaisi olmuşum ben de aşkın, hiç de anlamı yok sözlerin
sussak mı duymam, bağırmıştım, haykıracak ne varsa ne de yoksa, fark etmedin
altın güneşi karşıma almıştım, kumdaymış gönlüm, sırılsıklandım, hiç ıslanmamıştım
hiç yenilmemiştim daha önce o oyunda, daha önce hiç sırıtmamıştım avuç içlerim kavranınca, hiç tutukluluk yapmamıştı silahım
bileklerime çiçekler çizdim, bu nadastan kurtulmaktı niyetim, fark etmedin
seni çok sevdim, yürüdüğüm en güzel yoldun, fark etmedin
beni sev diye bağırdım, fark etmedin
altın güneşin yüzüme vuruşu şimdi, yankılanan dalgaların şırıltısı kafatasımın içinde
bir sen daha yok bu dünyada, kahretsin, fark etmedim.
en çıkmazda, dipte, karanlıkta bir cümleye ihtiyaç duyup bir yolun daha olduğunu söyleyen bir ince bulmak güneşi kucaklamak değil belki, ışıkla barışmak aslında çiğnemeden hiçbir kuralı, öylece, yerinde durup dünyaya o sabah aralarken gözlerini özgür kılmak bütün benliğini en çıkmazda, dipte, karanlıkta bir cümleye ihtiyaç duyup bu defa yeniden son vermek dişlerinle ezdiğin kamburuna yolda yürümene engel olan bütün tuzaklara pusu kurmuş, çiğnemeden kuralları öldürmek içini sarmış karmaşıklarını hepsini kazık sapladığın geçmişinin halatını koparmak artık affet diye dizlerinin üzerine çömelmek çocukluğunun paçalarını çırpıp öpmek onu sıcak yanaklarından sımsıkı sarıp ardında bırakmak onu, güvende belki geçer, hiç düşünmesem de biter böyle kalmak, tut-saklamak prangaları boy ermeyecek raflara kaldırmak gerek bazen de topyekün incelikle en dipte, karanlıkta tanışmak seninle yüzünü ayıramadan diğerleriyle, ruhunun ışığıyla kavuşmak güneşi kucaklamak değil belki ışıkla tanışmak bu sefer niye...
Yorumlar
Yorum Gönder